samsunlular - KADIN HAKLARI
Get this widget | Track details | eSnips Social DNA

‘Kadın-erkek eşitliği’ sadece kağıt üzerinde

Derya DEMİR
Uzmanlara göre Türkiye'de kadın-erkek eşitliği konusunda çıkarılan kanunlar Avrupa ülkeleri ile yarışabilecek düzeyde; ancak uygulama açısından batı toplumlarına göre çok geride. Kadın sığınma evlerinin sayısı ise yetersiz...

Avrupa Birliği'ne girmeye çabalayan Türkiye'de hâlâ töre cinayetine kurban giden, küçük yaşta evlendirilen, saldırıya uğrayan, haklarını arayamayan, çaresiz bırakılan kadınlar var. Dünya çapında da milyonlarca kadın dayak yiyor, hatta var olmaları bile engelleniyor. Dünya çapında her üç kadından biri hayatlarının bir döneminde ciddi şiddete maruz kalıyor.

Türkiye'nin özellikle doğu kesimlerinde kadınlara katı ahlakî kurallar uygulanıyor. Aile içinde ve özel ilişkilerinde uysal ve boyun eğici tavırlar sergilemeleri bekleniyor. Evliliğin kutsal olduğu konusundaki yaygın inanış, kadınların yozlaşmış ilişkileri geride bırakmalarını daha da zorlaştırıyor. Böyle bir yaşamın esiri olan kadınlardan biri de Bingöl'de yaşayan ve 18 yaşında ailesinin isteğiyle dayısının oğlu ile evlendirilen G.Y. İlkokulu ancak bitirebilen G.Y. "Ailem okumama izin verseydi ben şimdi bu hâlde olmazdım" diyor.

G.Y., zorla evlendirildikten sonra eşiyle İstanbul'a göç etmiş. Eşinin kumar ve içki tutkusu olduğunu söyleyen genç kadın, eşi tarafından sürekli dövüldüğünü söylüyor. İki çocuğuyla çaresiz ve korku içinde yaşayan G.Y. durumunu, "Bizim oralarda erkek evin reisidir. Döver de sever de. Karşı koymaya hakkın yok" sözleriyle anlatıyor.

Sığınma evleri yetersiz

Uzmanlar, Türkiye'de kadın-erkek eşitliği konusunda çıkarılan kanunların Avrupa ülkeleri ile yarışabilecek düzeyde olduğunu; ancak uygulama açısından batı toplumlarına göre çok geride kalındığını söylüyorlar. Türkiye'deki kadın sığınma evlerinin yetersiz olduğu konusunda hemfikir olan uzmanlar, devletin bu konuda yetkili makamlarını harekete geçirmesi gerektiğini belirtiyorlar. Kadın hakları savunucuları, bir ülkenin çağdaşlaşmasının ve demokratikleşmesinin temel kaynağı olarak kadın-erkek eşitliğini görüyorlar. Kadının eğitim seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini belirten uzmanlara göre, "Kadın ne kadar eğitimli olursa, toplum da o kadar gelişir."

Uluslararası Af Örgütü'nün yaptığı çalışmaya göre, dünya çapında her 3 kadından biri, hayatlarının bir noktasında dayak yiyor, zorla seks yapmaya itiliyor ya da farklı bir biçimde tacize uğruyor. Yine, ABD Adalet Bakanlığı'nın yaptığı araştırmaya göre, Amerika'da her 90 saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da batı toplumlarının çok gerisinde. Uzmanlar bunun nedenini, Türkiye'de temel insan haklarının tanınmaması, kişilerin kendi haklarını bilmemesi, hak arayışına girmeyişi olarak gösteriyorlar.

Uzmanlar, kadın haklarının gelişmesinde, derneklerin ve sivil toplum örgütlerinin son on yılda çok büyük etkisi olduğunu söylüyor ve derneklerin, Medeni Kanun'un yasallaşma sürecinde önemli rol oynadıklarını ifade ediyorlar. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Korkut Tuna, derneklerin sorun yaşayan kadın gruplarını ortaya çıkarmalarının çok önemli olduğunu, aksi hâlde yaptıklarının kalıcı olmayacağını söylüyor.

Devletin açtığı kadın sığınma birimleri çok yetersiz. Birçok kadın, sığınma evlerinden bile habersiz. Uzmanlara göre, kadın sığınma birimlerinin arttırılması ve bu sığınaklarda kadınların psikolojik sorunları çözülmesi ve hukuksal haklarının öğretilmesi gerekiyor.

İÜ Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şükran Şıpka, kadın haklarını gözeten sivil toplum örgütlerinin devlet tarafından destekleneceği yerde kösteklendiğini belirterek, örgütlerin devletin bazı kademelerince başka şekilde nitelendirildiğini vurguluyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğine hukuki anlamda inanan Doç. Dr. Şıpka, "Yeni Medeni Kanun'da bu konuyla ilgili düzenlemeler var; fakat uygulamada eşitlik göremiyoruz. Şu anda her Avrupa ülkesi ile yarışabilecek düzeyde kanunlarımız çıkarıldı, ama kanunlar sadece yapılmakla kalıyor" diyor.

Resmi nikah kıymayan cezalandırılmalı

Kadının sosyal hayata alıştırılması gerektiğini söyleyen Şıpka, bunun ancak kadının meslekî açıdan yetiştirilmesi ve temel eğitimin verilmesi ile gerçekleşeceğini belirtiyor. Doç. Dr. Şıpka, kadınlara evlilikle ilgili haklarının öğretilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Resmî nikah, Türkiye'nin her yerinde eşit olarak yaygınlaştırılmalı, uygulanmadığı taktirde de ceza yoluna gidilmeli. Doğudaki kadınlarımız 15-16 yaşlarında imam nikahı ile evlendiriliyor. Buradaki kadınlar imam nikahını resmi nikah zannediyorlar. Sonuç olarak çocukları olduğunda, kocası öldüğünde hiçbir hak talep edemiyor" diyor.

Uzmanlar, kulaktan dolma fikirlerden oluşan 'erkek düşmanlığı veya kadın üstünlüğü' biçimindeki tabansız bir anlayış içinde olmanın hiçbir yararı olmadığı konusunda aynı görüşü savunuyorlar. Her yaşta kadının hissettiği baskı ve ezilmeyi, kadın olmaktan kaynaklanan sorunları göstermek ve bu sorunların çözümlenmesini sağlamak için, erkeklerinde sahiplendiği bir anlayışın gerekli olduğunu belirtiyorlar.

Kadın erkek eşitliği konusunun yüzde yüz feminist yaklaşımlarla çözülecek mevzular olmadığını belirten Prof. Dr. Korkut Tuna, şunları söylüyor: "Sivil savunma örgütleri ve dernekler, sorunun içeriğindeki kadın gruplarını net olarak ortaya koyamazlarsa yaptıkları kalıcı olmaz. Bir taraf alkışlar gider, aynı düzen devam eder. Türkiye'de eşitlik istismar ediliyor. İstismar piyasası var. Buralarda gençler, kadınlar mal gibi sunuluyorlar. Biz eşitiz erkekler gibi diye çıkıyorlar, sonra da buralara düşüyorlar."

Mor Çatı Kadın Derneği'nde gönüllü olarak çalışan Alev Ayan, Türkiye'de kadınların hukukî haklarını bilmediğine dikkat çekerek, "Türkiye'de kadın-erkek eşitliği uygulamada asla yok" diyor. Devletin kadın sığınaklarını fazlalaştırması gerektiğine dikkat çeken Ayan, "Bu sığınaklara giren kadının psikolojik sorunları çözülmeli. Kadınlara hukukî hakları öğretilmeli. Biz bunu yapıyoruz. Devletten de bekliyoruz. Ayrıca sığınakların fazla olması erkeğin kadına şiddet uygulamasında caydırıcı bir yöntem olabilir" şeklinde konuşuyor.

'Eşitsizlik dinle ilgili değil'

İÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zekeriya Beyaz ise, kadın-erkek eşitsizliğinin dinle alâkalı olmadığını belirterek "Eşitsizlik, iktisadî kalkınma düzeyinin düşük olması ve sosyal gelişmemişlikten kaynaklanıyor" diyor. İslâm'ın amacının mutluluk olduğunu belirten Beyaz, şunları söylüyor: "İslâm'da evlenmede, boşanmada, mirasta, kadın ve erkeğin eşit olduğunun altını çizdi. Beyaz, kimseyi zorla evlendiremezsiniz. Ama doğu illerinde baba kızını satıyor, bunu İslam'la bağdaştıramazsınız. O toplumun kendi arızalarıdır."

Prof. Dr. Beyaz, ülkemizde kadınların ve erkeklerin hukukî haklarını bilmediğini belirterek, "Kalkınmış ülkelerde de benzeri durumlar mevcut; yani insanlık henüz dünyada cennet hayatını yaşamadı, yaşamıyor. Türkiye'de eksikler çok ve daha alınacak çok yol var. İktisadî ve sosyal bakımdan kalkınmaya ihtiyacımız var. Kadınların eğitilmesi gerekiyor. Hukukî olarak kadın hakları Amerika ve Avrupa ülkelerinden geri değil, ancak uygulama açısından problemler var" diyor.  

TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİNDE KADIN VE KADIN HAKLARI:

Tarihsel gelişim çizgisi içinde “kadın – erkek eşitsizliği” toplumsal hayatın temel durumlarından biri olma niteliğini maalesef günümüze kadar sürdürmüştür. Toplum içinde kadın sorunu genel olarak kadının statüsü, eşit haklara sahip olması ve bu eşit haklarını kullanabilmesi ve bunların zorunlu sonucu kadının, kişi olarak kendini geliştirmesi konularını kapsamaktadır.

Türkiye’de kadın sorunu, özellikle kadınlara tanınan yasal haklar ve bu hakların kullanımı açısından incelenmiştir. Oysa, Türk toplumunda tek bir yasal çerçeve içine sınırlandırılabilecek kadın sorunu yoktur. Cinsel ayırımı destekleyen ataerkil düzen, üretim ilişkileri ve dinsel öğretiler üzerine kurulmuştur. Bu nedenle kadınlar siyasi , sosyal, ekonomik kısıtlamalara maruz kalmakta, toplumsal olanaklardan, fırsatlardan eşit şekilde yararlanamamaktadırlar. Sonuç olarak eğitim sağlık hakkından mahrum bırakılmakta, ücretsiz emek olarak tarım alanında yada düşük ücretle örgütsüz, kayıtsız olarak enformel sektörde istihdam edilmekte, cinsel şiddet veya tacize maruz kalabilmekte, annelik hakkını yaşayamamakta, ev ve iş olmak üzere iki vardiya çalışmak zorunda kalmakta yada başlık parası karşılığı veya aşiret törelerine göre zorla evlendirilmektedir. Ancak kadınların, üretim içindeki konumları, yaşanan sorunun şeklini ve dozunu değiştirebilmektedir.

Gerçek bir kadın – erkek eşitliğinin sağlanması için var olan toplumsal yapıların oldukça köklü ve önemli değişiklikler geçirmesi gerektiği ortadadır. Tarih göstermiştir ki; Bu değişim ancak emeğin, emekten yana politikaların iktidar olduğu sitemlerde mümkün olmuştur. Ve kadınlar, daha yaşanası bir dünya için emek mücadelesinde ön sıralarda yerlerini almaktadırlar.
[color=#3366FF]

izlemek için sectiginiz filmin üzerine tıklayın

ein Bild

ein Bild

ein Bild ein Bild


ein Bild

ein Bild

ein Bild ein Bild

ein Bild

ein Bild

ein Bild ein Bild

 

ein Bild

ein Bild

ein Bild ein Bild
www.netdunya.org


ein Bild

 

 

 


www.netdunya.tr.gg

 

 


Bugün 4 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol